Monday, July 30, 2012

Günün Son Yorgunluğu 4








Bugün birini gömdüler. O birinin kardeşi, birinin kocası, birinin amcası, birinin de babasıydı. Gömülürken sadece kardeşi olan ordaydı. Karısı olan helva kavuruyordu. Oğlu olan devrilen kahramanına saygı duruşundaydı. Yeğeni olan ortada yoktu. Gömülen, babasının üstüne gömüldü. Çünkü canını sevdiğim şehrimin en ucuz mezarı 8000 lira olmuştu. Kucak açtı babası gömülene ve saygıyla kabul etti oğlunu ebedi istirahatgahına aynı fani alemde olduğu gibi.





Biz gömdük gömüleni kendi ellerimizle. Kardeşi ordaydı. Bir mezarın yan duvarına tünemiş bir baykuş gibi izliyordu abisini. Hiçbir şey yapmadı. Sadece izledi. Hüzünlüydü. Gözleri buğulanmış. Uzaklara değil mezara dalmıştı. Kendi yakın geleceğini izliyordu. Ama sigara içmiyordu ki. Bu yüzden abisi gibi bedbaht bir ölümü haketmediği aklının ucundan geçerken, yine bir hüzün dehlizine girdap oldu. Gömülen kabre indirildi. Beyaz kefen, kurtuluşun sembolü gibi idi. Rabb'e kavuşma, kurtulma dünyalıklardan ve amellerle yalnız kalma. Sağ omzu üzerine çevrilirken, akrabalarından biri tekrar sırtüstü devrilmesin diye sırtını toprakla besledi. Artık gömülenin yüzü Kıble'ye bakmaktaydı. Tahtaları çapraz bir şekilde yerleştirdikten sonra ilk toprağı gözlüklü çocuk attı mezarın üstüne. Sonra bir diğeri sonra bir diğeri derken mezar ağzına kadar doldu. Daha toprak alamam diyordu. Bu toprak fazla bana.



Gömüleni mezara indirenlerden biri mezarın son tesviyesini yaptıktan sonra, parayla tutulan hoca ayetleri peşi ardı sıralamaya başladı. Her cenazede görülen mügalata sanatı maalesef bunda da ucundan da olsa yapıldı. Kardeşi tüm gömü işlemi bitmesine rağmen yerinden kıpırdamıyordu. Herkesin bilmediğini bilen bir zanaatkar edasıyla hala gözleri puslu ve ağladı ağlayacak ama erkekliğe yediremiyormuşçasına bir durum içindeydi. Yıllar önce olan olayları abisinin kendisine açtığından ve o açılan insan sadece kendisi olduğundan kimsenin haberi yoktu. Abisini hastaneye son ziyarete gittiğinde abisi ona sıkı sıkı tembihlemişti. Zar zor nefes alıyordu abisi. Kendisine yaklaşmasını istedi. Abisinin gözlerinde yalvarırcasına bir bakış vardı. Kardeşi gömülenin ağzına doğru kulağını yaklaştırdı. "Kardeşim" dedi gömülen. "Sana anlattıklarım, senle mezara gitmeli. Bunu anladın mı? Ne karım, ne çocuklarım bunu bilmeli." Kardeşi gözlerini kıstı yine. Üzerine I-Doser müziklerinden dinlemiş ve kokain etkisi almış insanlar gibi kasılmaya başladı. O parçaları dinleyip kendinden geçtiği günler, kızlarla arası nasılda iyiydi. Dönmek istedi o günlere. Abisi de sağlıklıydı o günlerde. Bunları düşünürken abisi bayılmadan önce son bir dürtüklemeyle uzaklara dalan kardeşini uyardı. Sözlerine tepki bekleyen gömülen beklediği tepkiyi kardeşinin kafasının yukarı aşağı sallanmasıyla aldı ve tatlı bir hüzne doğru kayıp gitti.




No comments:

Post a Comment